BEKİR PİŞKİN...........http://muradiye45manisa.tr.gg/ *ANA SAYFAN YAP
   
  MURADİYE 45
  ANA SAYFA
 
MURADİYE MAHLESİ  

 

                                               www.elevisli.tr.gg

                       MANİSA'NIN BAŞKENTİ MURADİYE

BELDEMİZ MANİSAMIZIN EN ESKİ ve EN BÜYÜK BELDELERİNDEN BİRİ İDİ NE YAZIK Kİ BU GÜNDEN SONRA MANİSANIN BİR MAHLESİ OLACAK BU BİR MURADİYELİ OLARAK BENİ ÇOK ÜZÜYOR  BUNDAN SONRAKİ ÇALIŞMALARIMIZ MURADİYEMİZİN BİR İLÇE OLMASI İÇİN EMEK VERMELİYİZ.30.03.2014 Siteyi kaldırmıyacam.


***

MURADİYE’MİZİN
  KISA TARİ H İ

Manisa Merkez İlçeye bağlı olan beldemizin tarihi eskiçağa kadar uzanmaktadır. Eski Anadolu medeniyetlerine beşiklik eden Hermos (Gediz) Irmağı vadisinin en bereketli topraklarında vadinin en kritik doğu-batı ulaşım hattı üzerinde bulunan Muradiye’nin bilinen tarihi Roma(Bizans) dönemine kadar uzanmaktadır. MS 7. yy da Bizans İmparatoru  Heraklios (Hz. Muhammed –sav-in çağdaşı) zamanında kurulduğu düşünülen
Trakesi on Tema’sının (thema:Doğu Roma imparatorluğunun askeri idare birimleri) Harita 1’de görüldüğü üzere Bakır çay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes ırmaklarının suladığı arazileri kapsadığını görmekteyiz. Temalar tarıma dayalı askeri idare birimleridir. Sistem olarak Osmanlıların “Tımar Teşkilatı” ile Selçukluların “İkta Sistemi”ne benzemektedirler. İlkçağ ve Ortaçağ’ın ulaşım koşullarını düşündüğümüzde Doğu Roma İmparatorluğu ile Trakesi on Theması’ndaki Hermos (Gediz) Irmağı arazisinden veya tersi istikamette
gönderilecek tarım ürünleri veya askerlerin en kısa ulaşım yolu Eski Pers Kral Yolu (son bölümü Salihli-Turgutlu-Kadife kale) ile Gediz Irmağı vadisince uzanan yol ile Phokaea (Foça)’dan Ege Denizi’ne açılan yoldan daha kolay sağlandığını göz ardı etmemek gerekir. Bu yol göz önünde bulundurulduğunda Muradiye’nin önemi öne çıkmaktadır. Nüfus
yoğunluğunun azlığına rağmen Ortaçağ’da bu kadar küçük bir alanda birbirine yakın üç kilisenin varlığı (eski kayık yolu, belediye binasının bulunduğu alan, eski Evranos mezarlığı)
Muradiye’nin büyük bir yerleşim olmaktan ziyade ulaşım yolu üzerinde bir konaklama yeri olduğu izlenimi vermektedir. Fakat Roma dönemine ait olduğu düşünülen günümüze kadar varlığını koruyamamış Üçtepeler mevkii ile Karaali mevkii Tümülüslerinin kasaba arazisindeki çiftlikler şeklinde yayılmış bir yerleşimin ipuçlarını vermektedir. Nitekim Osmanlı Devleti idari yapısı içindeki teşkilatlanması da bu şekildedir. Magnesia’nın Türklerle tanışarak Manisa olma macerası 14. yy da başlamaktadır. 1313 yılında Saruhan Bey’in
Manisa’ya ele geçirerek burayı beyliğinin merkezi olarak ilan etmesi ile Latinler, Venedikliler, Bizans İmparatorluğu arasında gidip gelen Gediz ovası tam olarak Türk hakimiyetine girmiştir. Türkler 14. yy da bu bölgeye yerleşmiş olmasına rağmen Muradiye hakkında en sağlıklı bilgilere kayıtlarda ancak 15. ve 16. yy da rastlamak mümkündür.
Bunun sebebi olarak beyliklerin Osmanlı ile mücadelesi ile Timur istilası ve sonrasındaki Osmanlı hakimiyet mücadelesi gösterilebilir. 15. yy dan itibaren Osmanlı hakimiyetinin kesinleştiği bölge idari ve askeri açıdan da teşkilatlanmasını tamamlamıştır. 16. yy Osmanlı Devleti kayıtlarında Kafirboz olarak anılan Muradiye’de bir imamı bulunan 14 hanesi Müslümanlardan 24 hanesi Hristiyan 3 hanesi Musevilerden oluşan bir köy olarak görülmektedir. Temel geçim kaynağı çitftçilik olan köyün gayr-ı Müslimlere ait 18, Müslümanlara ait 1 çiftliği bulunmaktadır. Gayr-i müslim reâyâ, 20-25 akça arasında değişmekte olan baş vergilerini (=cizye) verdikten başka, ellerindeki toprağın resmini ödemekteydiler. Köyde, buğday, arpa, susam ve bostan zirâati yapılmakta; gayr-i müslim raiyyet, Kâfırboz'a tâbi Evranos köyündeki bağlardan elde edilen üzümü işlemekteydi. Ayrıca koyun besiciliği de yapılmakta idi. Köyde, 6 ay çalışabilen üç değirmen bulunuyordu. Köyün vergi hâsılı 11. 282 akça idi. Daha eski dönemlerde Gavurköy olarak da anılan Kafirboz (Muradiye)’un diğer köylerden farklı olarak en belirgin özelleği Osmanlı Devleti’nin sarhoşluk verici içki üretimini yasaklamış olmasın rağmen Kafirboz(Muradiye)’da üretimi serbest bıraktığı ve resm-i hamr (gebran-ı hamr) adıyla bu üretim üzerinden vergi aldığı
anlaşılmaktadır. Harita 1: Trakesion Theması 16. yy’da Kafirboz (Muradiye) köyünün de bağlı olduğu Emlak Nahiyesinde Muradiye civarı köyler ise şunlardır: Dere(Emlakdere köyü,
bugünkü ismi ile Dereköy 9 hane; Evranos, 17 hane (bir imamı bulunmakta) olup köy ahalisi 5,5 çiftlik büyüklüğünde araziye sahip ve bu arazide buğday, arpa, yulaf, burçak, nohud, pamuk ziraati yapmakta ve bağcılık ile uğraşmakta, toplamda 5546 akça vergi vermekte; Gürleye, bugünkü ismi ile Gürle köyü şehzade hassı olmakla beraber köyde 1 imam 24
nefer, civarında 40-50 hane bulunduğu düşünülmektedir, köyde hububat, meyve ve sebze tarımının yanında kestane yetiştirilmekte ve arıcılık ile koyun besicilği yapılmakta; Karalu bugünkü ismi ile Karaali köyü 50 civarında haneden oluşmakta, bir imamı bulunmakta ve 9,5
çiftlik büyüklüğündeki arazisinden 5000 akça vergi toplanmakta idi.  Ayrıca Muradiye ve anılan köylerde Osmanlı Ordusunun geri hizmet birliklerinden müsellemler, ellici yörükleri ile mukatta yörükleri ikamet etmekte idiler. Buğurcu ve Karaca yörüklerine ise rastlanmamaktadır. Manisa ve mücavir alanında meskun Müslüman Türk ahalinin çoğunlukla
Saruhan oğullarından başka Karaman ve Germiyan illerinden getirilerek iskan edilen Türkmenlerden oluştuğu görülmektedir. Yıldırım Bayezıd Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de İskan Politikası çerçevesinde oğlu Şehzade Ertuğrul ve daha sonra Şehzade Süleyman’ın beylikleri döneminde Rumeli’ye Manisa’dan pek çok Türkmen ailesini göç ettirmiştir.
İskan politikası daha sonraki dönemlerde de devam etmekle beraber Fatih Sultan Mehmet Han döneminde daha büyük rakamlarla karşılaşmaktayız. Rumeli’ye göç ettirilen bu Türk aileleri devletin serhat boylarında güvenliğini sağlamakta, yerleştikleri bölgelerin İslam ile müşerref olmalarına öncülük etmekte ve fethedilen yerlerin vatan olmasını sağlamakta
idiler. Evlad-ı fatihan teşkilatı ve Akıncı teşkilatı altında organize edilen bu aileler yine aynı adlı defterlerde çok sıkı bir şekilde kayıt altına alınmışlardır. 19. yy’ın son çeyreğinde Rumeli’den Anadolu’ya başlayan tersine göç hareketinde de aynı kayıtlara riayet olunmaya gayret gösterilmiştir. Kafirboz (Muradiye) Karyesi 19. yy'ın sonuna kadar müslümanlarla gayr-ı müslimlerin barış içindeki yaşadıkları, tarım yanında ticaretin de zenginliği ölçü ve tartılardan alınan vergilere ait Osmanlı belgelerinde apaçık ortadır. 1855 yılında
köyün gayr-ı müslim sakinlerinden İstavri ve Atanaş'ın katilleri İbrahim, Ali ve Zenci Mercan'ın küreğe konulması (kürek cezası) devletin adaletli yönetimini açıkça ortaya koymaktadır. 1895 yılında köyün Rum Kilisesi avlusunda Rum Cemaati çocukları için bir okul açılması için devlete müracaat edilmiş, okulun ruhsatı verilmiş ve hizmete girmiştir. 1899 yılında Hacı Davut ve arkadaşlarıyla Amerika Konsolosluğu Tercümanı Avadikyan'ın meyan kökü ticaretindeki anlaşmazlıktan dolayı mahkemelik olmaları köydeki ticari ve kültürel hayatın canlılığına önemli örneklerdir. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in ve daha sonra Manisa ile birlikte Batı Anadolu'nun Yunanlılar tarafından işgali bu topraklardaki
müslümanlar ile gayr-ı müslim ahali arasındaki barış, huzur ve sükun yerini anarşi, korku ve düşmanlığa bırakmıştır. 1920 yılına ait iki arşiv kaydı bu durumu izah etmektedir. Birinci kayıtda Uzunburun karyesinin silahlı bir çete tarafından basılarak bir çok köylüden altın ve para gasbedildiği, gaspların Muradiye karyeli Rum ahalisinden oldukları; ikinci kayıtda
Harita 2: 16. yy’da Muradiye ise Muradiye karyesi Hristiyanları'nın üç yunan askeri ile birlikte Evranos karyesini ablukaya alıp köylüleri dövdükleri 10 yaşında bir çocuğu bilinmeyen bir yere götürdükleri daha sonra cesedin bulunduğu ve faillerin yakalandığı... belgelerle bu durumu ortaya koymaktadır. Rum çetelerinin bu ve benzeri taşkınlıkları;26 Ağustos 1922'deki Büyük Zafer'den sonra Türklerin intikam alabileceği korkusuyla gayr-ı müslim ahalinin bölgeyi terketmelerine neden olmuştur. 19. yy da özellikle 93 harbinin (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) ağır mağlubiyeti ile birlikte fasılalarla Balkan Savaşları,
I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı yıllarında; Lozan Muahedesinin(1924) mubadele hükümleri gereği ve Türk, Bulgar, Yugoslav, Yunan, Romen ve Arnavut hükümetlerinin farklı tarihlerde yapmış oldukları Cumhuriyet tarihimizin farklı zamanlarında (en son 1991) Anadolu’ya büyük göçler yaşanmıştır. 19 yy daki bu büyük göçlerle Kafirboz köyü'ne gelen
köylüler Sultan II. Abdülhamit Han'a atfen köye HAMİDİYE adını vermişlerdir. 1909'da Sultan II. Abdülhamit'i tahttan indiren İttihat ve Terakki yönetimi 1911 yılında köyün adını MURADİYE olarak değiştirmiştir. Bu kararlarında Sultan Abdülhamit ile siyaseten rekabete girmelerinin yanında Anadolu'da onlarca Hamidiye karye, köy ve mahalle ismine rastlanması ve bu durumun meydana getirdiği kargaşa etkili olabilir. Yüzyıllık yaşanan büyük göç dalgasından Muradiye’de nasibini almış ve Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya, Yunanistan göçmenleri kasabaya yerleşmişlerdir. 1980’lerde Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizden ekonomik ve güvenlik nedenleri ile göç eden aileler de Muradiye’nin renkliliğine renk katmışlar; Muradiye sosyal açıdan adeta Türkiye minyatürü halini almıştır. Belde tarım arazilerinin günümüz koşullarında tüm nüfusunu geçindirme konusundaki sıkıntılarından dolayı aynı zamanda göç vermektedir. Yetişen genç nüfusun çoğunluğu (bu satırların yazarı dahil olmak üzere) ülkemizin farklı illerine hatta yurtdışına göç etmiş ve etmektedir.. Muradiye Cumhuriyetin ilk yıllarında aldığı göçlerle nüfus itibariyle köy olmanın ötesine geçmiş ve 07 Temmuz 1944 tarihinde Nahiye olmuştur. Bu dönemde hızla gelişme gösteren Muradiye Nahiyesi-Bucağı- 27 Eylül 1951 tarihinde BELEDİYE olma kararı alınmış ve Manisa merkeze bağlanmıştır. Merkez İlçeye bağlı ilk kurulan Belediyelerden biri olup, 1952 yılından beri Belediye Hizmetleri yürütülen ve halen Belde statüsünde bir yerleşim yeridir. Bugünkü Muradiye ile ayrıntılı bilgi için Muradiye Belediyesi’nin resmi sitesi www.muradiye.bel.tr adresine bakınız.
ErolKÖMÜR
Tarihçi
©2008
İstanbul  

Bu yazıya ait mevcut haritaları görmek isterseniz www.etarih.com sitesine gidiniz.

Bu Değerli araştırmayı www.etarih.com sitesinden Baş Yazar Erol KÖMÜR beyden izin alarak yayınlıyorum. Bu araştırmasından dolayı bir Muradiyeli olarak Kendisine çok Teşekkür ederim Saygılarımla.

***

 



...

Muradiye Beldemiz MANİSA İlimizin 9 km Batısında olup ulaşım eski ve yeni yoldan yapılmaktadır.

 

YILLARA GÖRE BELDEMİZ NÜFUS VERİLERİ

2007 : 6.194   ERKEK  : 3.247 KADIN : 2.947
                
2000 : 5.960
             
1997 : 5.756
             
1990
: 5.760
             
1985
: 5.780
             
1980
: 5.700     NOT: Manisa merkeze bağlı en büyük beldeyiz
         
 31 Aralık 2007 tarihi itibariyle Türkiye nüfusu 70,586,256 kişidir. Ülkemizde ikamet eden nüfusun % 70.5 i şehirlerde yaşamaktadır.

...


                                                     BEKİR PİŞKİN
 
  Toplam 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol